
1-) Din ve Kadın
Evet, ben bir kadınım ve insanlığın yarısı benim.
Kendi adıma ve tüm kadınlar adına bu satırları yazıyorum.
Ayrıca sizler, siz kadını eksik görüp aşağılayanlar; din adına, ahlak adına, örf-adet adına hele de bunu İslam adına yapanlar; evet, sizler, Tanrısal olana hakaret ediyorsunuz. Zira varlıktaki her çifte yemin eden söz'de eksiklik olmaz: Bir karıncanın ezilmesini dahi etik bir zemine çekerek tartışan söz'ün insanlığın yarısını inciteceğini sanmak ve savunmak en hafifinden naifliktir. Bir din, insanlık için "Bir tarağın dişleri gibidir" deyip, ardından insanlığın yarısını aşağılamaz, aşağılatmaz. "Ayağının altını cennet" telakki eden bir Peygamber, hiçbir kadını küçük görmez.
Ayşe Sucu
2-) Toprağa Düşen Sevdalar Töre ve Nmus Cinayetleri
14 yaşındaki Azize, komşularının oğlu Fahat Kaymaz'a gönlünü kaptırır.
Fakat Akçakale Yolu Kuyubaşı köyünde bu aşk pek gizli kalmaz.
Haber Azize'nin ailesine ulaşır ve Azize'nin evinde toplanan aile meclisinden “ölüm kararı” çıkar.
“Kirlenmiş” Azize ile aşığı can verecek, böylelikle nmus kurtulacaktır.
Daham ve Yasin, alınlarına sürülen lekeyi “temizlemekle” görevlendirilirler.
“Fahat Kaymaz'a kardeşimizle evlenmek isteyip istemediğini sorduk. ‘İstemiyorum!' cevabını verdi.
Ellerini beline atınca, sılahımızı çekip vurduk. Azize'yi de kanala atarak nmusunu temizlemeyi düşündük. Ablamız Bedriye onu saklandığımız yere getirdi. Biz de onu sulama kanalına attık. Yaklaşık 100 metre kanalı takip ettik ve çırpına çırpına sürüklendiğini gördük. Boğulacağına inanmıştık. İşi yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Kız kardeşimizi öldüremediğimiz için aşiretimizden özür diliyorum.”
Evin kadınları, Fırat'a bağlanan su kanalının kıyısına getirip teslim etti Azize'yi, öz ağabeylerinden oluşan ölüm timine.
Azize yüzmeyi bilmezdi, sadece çırpınabilirdi. Böylece sürüklenip gitti akıntının koynunda.
Ciğerlerine ne kadar su dolmuştu, yaşıyor muydu yoksa ölmüş müydü, farkında değildi.
İşte o sırada, takılıp kaldı köprünün ayağına.
Ve kırmızı yemenisini gördü tarlada çalışan birkaç köylü, kurtardılar Azize'yi…
Ancak tüm kadınlar Azize kadar şanslı değildi!
Bu kitapta yokmuşçasına var olan kadınların hikâyelerini okuyacaksınız…
3-) O Kadınlar
Genç, güzel, eğitimli, zengin bir yaşam sürdüren, yeni evli, çevresi geniş, enerjik bir kadın. Bir gün kendisini kayınvalidesinin yaşadığı dönemde buluyor. Sanki, kocasıyla birlikte astral seyahate çıkıp geçmişe, "O KADINLAR"ın gezegenine ışınlanmışlar!.. Neyse ki, çağrışımlar nedeniyle sık sık yaşanan bu git-geller uzun süreli olmuyor ama özellikle genç kuşağa o dönem kadınlarının yaşam, mekân, insan ilişkilerini ve koşullarını tanıtmaya yetiyor... Bu, istem dışı gezilerle boğuşan genç kadını bir yandan da kocasıyla kıskançlık kavgaları sonucu boşanma aşamasında görüyoruz. Oysa, hiç beklenmedik bir olay onu bugünkü kadın sorunlarıyla çözüm için uğraşan bir kişiliğe dönüştürecektir.
1-) Din ve Kadın
Evet, ben bir kadınım ve insanlığın yarısı benim.
Kendi adıma ve tüm kadınlar adına bu satırları yazıyorum.
Ayrıca sizler, siz kadını eksik görüp aşağılayanlar; din adına, ahlak adına, örf-adet adına hele de bunu İslam adına yapanlar; evet, sizler, Tanrısal olana hakaret ediyorsunuz. Zira varlıktaki her çifte yemin eden söz'de eksiklik olmaz: Bir karıncanın ezilmesini dahi etik bir zemine çekerek tartışan söz'ün insanlığın yarısını inciteceğini sanmak ve savunmak en hafifinden naifliktir. Bir din, insanlık için "Bir tarağın dişleri gibidir" deyip, ardından insanlığın yarısını aşağılamaz, aşağılatmaz. "Ayağının altını cennet" telakki eden bir Peygamber, hiçbir kadını küçük görmez.
Ayşe Sucu
2-) Toprağa Düşen Sevdalar Töre ve Nmus Cinayetleri
14 yaşındaki Azize, komşularının oğlu Fahat Kaymaz'a gönlünü kaptırır.
Fakat Akçakale Yolu Kuyubaşı köyünde bu aşk pek gizli kalmaz.
Haber Azize'nin ailesine ulaşır ve Azize'nin evinde toplanan aile meclisinden “ölüm kararı” çıkar.
“Kirlenmiş” Azize ile aşığı can verecek, böylelikle nmus kurtulacaktır.
Daham ve Yasin, alınlarına sürülen lekeyi “temizlemekle” görevlendirilirler.
“Fahat Kaymaz'a kardeşimizle evlenmek isteyip istemediğini sorduk. ‘İstemiyorum!' cevabını verdi.
Ellerini beline atınca, sılahımızı çekip vurduk. Azize'yi de kanala atarak nmusunu temizlemeyi düşündük. Ablamız Bedriye onu saklandığımız yere getirdi. Biz de onu sulama kanalına attık. Yaklaşık 100 metre kanalı takip ettik ve çırpına çırpına sürüklendiğini gördük. Boğulacağına inanmıştık. İşi yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Kız kardeşimizi öldüremediğimiz için aşiretimizden özür diliyorum.”
Evin kadınları, Fırat'a bağlanan su kanalının kıyısına getirip teslim etti Azize'yi, öz ağabeylerinden oluşan ölüm timine.
Azize yüzmeyi bilmezdi, sadece çırpınabilirdi. Böylece sürüklenip gitti akıntının koynunda.
Ciğerlerine ne kadar su dolmuştu, yaşıyor muydu yoksa ölmüş müydü, farkında değildi.
İşte o sırada, takılıp kaldı köprünün ayağına.
Ve kırmızı yemenisini gördü tarlada çalışan birkaç köylü, kurtardılar Azize'yi…
Ancak tüm kadınlar Azize kadar şanslı değildi!
Bu kitapta yokmuşçasına var olan kadınların hikâyelerini okuyacaksınız…
3-) O Kadınlar
Genç, güzel, eğitimli, zengin bir yaşam sürdüren, yeni evli, çevresi geniş, enerjik bir kadın. Bir gün kendisini kayınvalidesinin yaşadığı dönemde buluyor. Sanki, kocasıyla birlikte astral seyahate çıkıp geçmişe, "O KADINLAR"ın gezegenine ışınlanmışlar!.. Neyse ki, çağrışımlar nedeniyle sık sık yaşanan bu git-geller uzun süreli olmuyor ama özellikle genç kuşağa o dönem kadınlarının yaşam, mekân, insan ilişkilerini ve koşullarını tanıtmaya yetiyor... Bu, istem dışı gezilerle boğuşan genç kadını bir yandan da kocasıyla kıskançlık kavgaları sonucu boşanma aşamasında görüyoruz. Oysa, hiç beklenmedik bir olay onu bugünkü kadın sorunlarıyla çözüm için uğraşan bir kişiliğe dönüştürecektir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 45,00 | 45,00 |